Kılıçdaroğlu, "Geri Dönüyor" savlarının akabinde konuştu: Delegeler misyon verirse o vakit düşünürüm

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ekol TV’deki Sorgusuz Sualsiz programında Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayarak gündeme ait açıklamalarda bulundu.

“YENİDEN GENEL BAŞKANLIĞA ADAY OLACAK” TARTIŞMASI

Parlamentoya girdiğinde genel lider olma fikri olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Delegeler istediği için oldum. Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, misyon verirlerse o vakit düşünürüm. Genel başkanlığın sorumluluğu fazladır, kolay değildir. Genel lider tartışmalarının dışında kalmak istiyorum. Partinin delegeleri vardır. Parti kendi geleceğini belirleyecektir” dedi.

“ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMEYECEĞİMİ SÖZ ETTİM”

Gazeteci Can Ataklı’nın “Erdoğan, Kılıçdaroğlu’yla görüşme teklif etti” argümanı hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, “Doğrudan Erdoğan’dan gelen görüşme talebi yok. Ancak olursa kabul etmeyeceğimi söyledim. Bu teklif birisi aracılığı ile geldi. Hakikat bulmadım ve görüşmeyeceğimi tabir ettim” sözleriyle bahse açıklık getirdi.

“6’LI MASA VERİLEN SÖZLERİ TUTMADI”

Özel bir suçlama getirmek istemediğini söz eden Kılıçdaroğlu, “6 önder birlikte yola çıktıysa ve oy birliği ile karar alacağız diye konuştuysak, önderlerin kelamlarını tutması gerekiyordu. Ancak bu olmadı. Anketler kazanacağımızı söylüyordu. Lakin süreç benim de düşünmediğim biçimde önemli bir sürece uğradı. Çok büyük taarruzlara muhatap oldum. Lakin akınlara karşı “Ne derseniz deyin biz buradayız” iletisi vermek istedim. Benim ferdî kararımdı. Reklamcıların değil.” kelamlarıyla o devir yaşanan gelişmeleri kıymetlendirdi.

Hazine toprağı için tartıştığı ağabeyini kurşun yağmuruna tuttu

CHP’deki para sayma soruşturması tamamlandı! Savcıdan dikkat çeken “Hazine” talebi

Okan Buruk ile Hadise aşk yaşıyor

“NEYİN YUMUŞAMASI, ÜLKE ATEŞ ÇEMBERİNDE DEĞİL Mİ?

“Biz muhalefetiz. Ne demek olağanlaşma? Gerekirse masaya elinizi vuracaksınız. Biz gidip Erdoğan’a yalvardık mı? Emekliye ikramiyeyi uğraş ederek aldık. Biz gidip de Erdoğan’a “Beyefendi 3600 ek gösterge verir misiniz?” diye ricada mı bulunduk? EYT’liler için ricada mı bulunduk?” tabirlerini kullanan KIlıçdaroğlu STK ve ana muhalefet partisinin farklı olduğunu, yasaların CHP’yi muhalefet partisi olarak tanımladığını vurgulayarak, “Neyin yumuşaması? ülke ateş çemberinde değil mi? Buyrun bakın. Emekliye sorun ‘Geçinebiliyor mu?’ diye. İnsanın hakkını arama uğraşı bir hak gayretidir. Bu çabayı verirseniz siz siyasal olarak misyonunuzu yapmış olursunuz. Yaptıracaksın, siyaset budur. Rica ederek değil. Onların evlatları askerlik yapmadı, benim evladım gitti yaptı. Lakin ben vatan hainiyim onlara nazaran. AK Parti’li seçmenlerimize seslenmek istiyorum. Adaletin gelmesini ne vakte kadar bekleyeceksiniz?” dedi.

BUNLARIN YATACAK YERİ VAR MI?

Eski CHP lideri, “Fakirin boğazını sıkarak, emekçinin, çiftçinin boğazını sıkarak tedbir alıyorsunuz. Bu üreticinin üretmemesi demektir. Bursa’da domates üreticileri aksiyon yapıyorsa bu ne demektir? Kontrat olmasına karşın domates üreticisi malını satamıyor. İktidar kanadından ses çıkıyor mu? Hayır. Mercimekten buğdaya kadar dışardan geliyor. Bunların yatacak yeri var mı?” diyerek iktidara reaksiyon gösterdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan öteki satırbaşları ise şöyle;

“Alt gelir kümesinden toplanan paralar üst kümedeki bir avuç zengine gidiyor. “Nas var, faiz verdirmem” diyen adam artık dünyanın en yüksek faizini veriyor. Bunlarda din iman yok. Bunlar bir avuç çeteye çalışıyor. Devleti soyulacak organ üzere görürseniz olmaz. Kemal Tahir “Devlet Ana” der. Devlet, topluma hizmet eden organdır. Bunlar mal varlıklarının tamamını da yurt dışına götürüyor. Bu devleti soyduran zat sarayda oturan adam. Sarayda keyfi yerinde. Açlığı, yoksulluğu unuttu. Orada o denli bir şey yok.

Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmek, yazmak çok kolay, ‘Şunun bunun adamı’ demek çok kolay. Kılıçdaroğlu kimden bir kuruş aldı mı? Çoluğu çocuğa ile bu ülkede ne yaptı? Ben hiçbir vakit birilerine güzelleme de yapmadım. Doğruysa hakikat deriz. Ben herkesi pek uygun bilirim.

“RÜŞVETÇİLERİ KORUYAN YASA ÇIKARILDI”

Dünyanın hangi parlamentosunda rüşvetçileri koruyan yasa çıkar? Bizden çıktı. Yolsuzluğa kol kanat geren bir parlamento vatandaşın hakkını korur mu? Hırsızın hakkını koruyorsunuz, çöp toplayan vatandaşın hakkını korumuyorsunuz. Sonra ‘Gazi Meclisi’ diyorsunuz. Hayır değilsiniz.

“15 TEMMUZ GERÇEKLERİ AYDINLATILMADI”

Darbe hukukundan arınmayan bir devlet gerçek manada bir demokrasiyi yaşatamaz. 15 Temmuz’da da sivil darbe oldu. Her 15 Temmuz’da 10’ar dakika konuşma yapardık. Lakin Erdoğan benim konuşmamı istemedi. Zira gerçekleri anlatıyordum. 15 Temmuz’un gerçekleri şimdi aydınlatılmadı.

“SAHTE GÖRÜNTÜLERLE CUMHURBAŞKANI OLANIN MEŞRUİYETİ OLAMAZ”

Devletin uydurma görüntüler üretmesi ne demektir? Başkaları veya bir parti yapabilir. Fakat bunu devlet yaparsa olmaz. Devletin organları bunu yaparsa olmaz. Erdoğan, “Montaj” vs diye geçiştiriyor. “Burada yasa dışılık var” deyip üzerine gitmiyor. Zira talimatı veren o.

Ona bir şey diyen olunca herkese talimat veriyor. Savcı, hakim herkes seferber olup beşerler gece konutundan alınıyor. Bir kişi uydurma görüntüler yaparak Cumhurbaşkanı olursa ne olur? Ahlaki açıdan meşruiyeti yoksa o pozisyonda da meşruiyeti yoktur.

Saray ve şürekasının ahlaki nerede? Beyefendinin misyonu ahlakı yozlaştırmak. Bunu biliyoruz. Sahtekarlık yapıldığını kendisi de söylüyor. Allah söyletiyor.

“SURİYE’Yİ BU HALE GETİREN ERDOĞAN”

Suriye’deki sığınmacıları inançlı biçimde 2 yıl içerisinde göndereceğimizi söyledik. Öncelikle Orta Doğu’da barışı sağlayacaksınız. Suriye’yi bu hale Erdoğan getirdi. Erdoğan bir küme toplantısında “Beni Suriye’ye gönderdiniz lakin yalnız bıraktınız” dedi. Neden? Kendisi BOP eş başkanı olacaktı. Hiçbir emperyal güç eli ile maşayı tutmaz. Artık Suriye ile barışmak istiyor.

Biz Orta Doğu halkları ile barış içerisinde olmalıyız. O topluluklarla akrabayız. 33 askerimiz öldü soluğu Rusya’da aldı fakat onu Putin kapıda bekletti.

Gaziantep’ten iş adamlarını Suriye’ye gönderin. 2 yıl içerisinde ayağa kaldırırlar. Biz seçimi kazanırsak “ODTÜ üzere, Boğaziçi üzere bir üniversite kurabiliriz” diyordum.

“REFAH MİLLİYETÇİLİĞİNİ BU TOPRAKLARA GETİRMELİYİZ”

Refah milliyetçiliğini savunuyorum. Bu kavramı birinci defa duyuyorsunuzdur. Refahta buluşmalıyız. Kimliğimize, inancımıza, ömür biçimimize hürmet duyarak bunu yapmalıyız.

PARTİYİ SAĞA KAYDIRMA ELEŞTİRİLERİ

Bunları söyleyen sağ ile sol ile işleri yok. Çöpten kağıt toplayanların haklarını savunan nedir? Emekliye iki maaş ikramiye diyen adam nedir? Konutlara paklığa giden bayanların hakkını savunan adam nedir? Bunların sağ ile sol ile ilgisi yok. Onlar rakı masalarında oturup, “Kılıçdaroğlu listede yok. Partiyi sağcılaştırdı” derler. Altı ok halkçılaştı.

Saldırmak kolaydır. Eleştirmek kolaydır. Onlar rakı masalarına oturup kafayı çekip varsa yoksa Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu’nun da tek gündemi halktır. Parti halkçılaştı.

ALTI OKUN RENGİ Mİ DEĞİŞİYOR?

Bizim altı okumuz sıradan altı ok değildir. Partimiz bu devleti kuran partidir. Dürüstlükten, ahlaktan, faziletten yanayız. İnançlı insanlarız. Fakat inancımızı siyaset ve oy konusu yapmayız. Komşusu açken biz tok yatmayız. Bizim bunu geniş kitlelere anlatmamız, aktarmamız lazım. Biz bunu yapmamışız.

“DEVLETİ SOYAN ADAMLA NE YUMUŞAMASI YAPACAĞIM?”

Ben devleti soyan adamla gidip yumuşama yapacağım. Ben bu ülkeyi beşli çeteye teslim edenlerle neyi anlaşacağım.

“REFERANDUMU BİLE SIRTIMA YÜKLMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Referandum seçim midir? Referanduma yalnızca ben mi girdim? Referandumu bile benim sırtıma yüklediler. Tahlilsiz yorumlar yapılıyor. Biri bir şey yazıyor, ne olduğu bilinmeden konuşuluyor. Bugün eleştirenler Muharrem Bey’i aday gösterdiğimizde seviniyordu.

DEMİRTAŞ İLE GÖRÜŞME

Selahattin Bey’i dinç gördüm. Siyaset ile yakından bağlantılı zati. Sivil siyasetin olması gerektiğini söylüyor. Bu ülkede terörü istemiyor. Boşuna şu an içeride yatıyor. Hiç kimse siyasi görüşü ile ilgili mahpusa atılmamalı.”